top of page

Küçük Şeyler

Konuk yazarlarımızdan Asya Alğan'ın yazısı sizlerle. Keyifli okumalar!



Hayatımızdaki küçük bir olay, küçük bir davranış büyük sonuçlar doğurabilir. Bunu yüksek sesle belirtmek farkında olmadığımız ama her an gözümüzün önünde duran bir gerçekliğe uyanmak gibi. Çoğumuz günlük hayatımızda yaptığımız küçük şeyleri önemsiz ve etkisiz görebiliriz. Her deniz milyarlarca yalnız damlanın buluşmasından meydana gelir ve her biri kendi başına bir bireydir, kendilerinden büyük bir şeyin doğuşuna sebeptir. Yaptığımız küçük şeyler de bir damla gibidir; büyük şeylerin doğumuna yol açar ya da açmaz. Bir denizde de bir damla da olabiliriz, bir su birikintisinde de. Hayatımızın akışındaki küçük bir değişiklik çok farklı senaryolara çok farklı olasılıklara gebe olabilir. Son izlediğim Rastlantının Böylesi de bu konuyu romantik bir şekilde işliyor. Pryzpadek filminin konusundan ilham alan filmimiz ana kahramanımız Helen’in yetişmeye çalıştığı metronun tüm hayatını nasıl değiştireceğini iki farklı senaryo ile seyircilerine sunuyor.

Her gün kullandığımız metronun hayatımızda bir dönüm noktasına yol açması her ne kadar komik gelse de bu romantik komedi dramasında basit bir akıntının akması veya durmasının yol açtığı farklılıklar izlemeye değer. Film bize birçok mesaj vermeye çalışıyor. En görüneni tabii ki küçük olayların bizim kontrolümüz altında olsun ya da olmasın hayatımızı beklenmedik bir şekilde etkileyebileceği, kelebek etkisi, bambaşka olasılıkların küçük şeylerden doğabileceği gerçeği. Bugün, şu an hayatımıza baktığımızda hayatımızı lineer bir çizgi olarak görebiliriz; davranışlarımız ve içerisinde bulunduğumuz olaylar sıra sıra bir sonraki olayı doğurmuştur, bu da böyle düz bir çizgi halinde devam etmiştir. Ama filmde de gördüğümüz gibi ufak bir olay bambaşka versiyonlara yol açabilir. Bu beni hayatımızın gerçekten lineer biz çizgi olduğunu mu, yoksa yaptıklarımızın yanında yapmadıklarımızın da sebep olacağı bin bir çeşit farklı olasılığın oluşturduğu bir daire mi diye düşünmeye itiyor.

Bir diğer mesaj ise; her şey olacağına varır. Helen metroyu yakaladığında hayatının aşkını da yakalıyor. Metroda hayatının aşkı olacağından habersiz James ile tanıştıktan sonra birlikte yaşadığı sevgilisi tarafından aldatıldığını kötü bir şekilde öğreniyor. Hayatındaki bu kırılma, James’in de yardımıyla daha farklı bir yol çizmesine sebep oluyor. Kendi hakla ilişkiler şirketini açıyor, parazit sevgilisi Gerry’i tamamen hayatından çıkarıyor. Ama bu versiyonda kahramanımız bir trafik kazası sonucu ölüyor. Diğer versiyonda ki ise Helen metroyu kaçırıyor ve birtakım olayların gerçekleşmesi gecikiyor. Aldatıldığını daha geç bir zamanda öğreniyor ve bu zaman zarfında birtakım sıkıntılar çekiyor. Sonunda ise aynı şekilde bir trafik kazası geçiriyor fakat bu sefer kurtuluyor ve hastane asansöründe hayatının aşkı James ile karşılaşıyor. Sonunda her şey olacağına varıyor, Helen gerçekleri öğreniyor ve James ile bir yol çiziyor. Her şey gerçekten olacağına mı varır, yoksa aynı anda tek bir olasılığı yaşayabilmemizin bir yanılsaması mı bu? Hayatımızdaki keşkeler bizi düşündürür, böyle yapsaydım daha farklı olabilir miydi diye. Attığımız her adım belli bir yola çıkar. Bu yolda yürürken diğer yolu göremeyebiliriz. Görmediğimiz bu yol bizim için bir keşke olabilir veya tam tersi üzerinde yürümediğimiz için bir iyi ki olabilir. James’in Helen’e dediği gibi her işte bir hayır vardır ama denemezsek bunu bilemeyiz.

Bizi biz yapan hayatımızda attığımız adımlar, keşkeler ve gururlu anlar aynı zamanda da atmadığımız adımlar, hiç yürümediğimiz yollar. Bu pencereden baktığımızda hayatımız bir derya deniz gibi uçsuz bucaksız, içindeki her bir damla farklı bir hikaye. Hayatımız bir daire yaptığımız ve yapmadığımız, küçük ve büyük davranışların etrafında dönen bir akış. Kendi kanatlarımızın esintisiyle oluşturduğumuz bir rüzgar.

Asya Alğan


4 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page