Yazarlarımızdan Sahra Adlı'nın yazısı sizlerle. Keyifli okumalar!
Seri katillere duyulan ilgi azımsanamayacak kadar fazla. Fakat içlerinden biri var ki, işlediği cinayetler ne kadar vahşi ve korkutucu olsa da duruşmalar sırasında, kadın hayranlarından mektuplar, evlenme teklifleri bile aldı!
Zekasıyla duruşmasını ertelettirdiği mahkeme yargıçları, iki kez kaçtığı hapishanedeki gardiyanlar, yakışıklılığı ile aklını çeldiği kadınlar ve yakalandıktan sonra mahkeme önünde ilan-ı aşk edip evlendiği karısı dahil, psikoloji ve hukuk mezunu olan genç adamın katil olabileceğine asla düşünmemişlerdi. Katil zanlısı imajından bir hayli uzak olsa dahi Ted Bundy’nin kurban sayısı henüz tam olarak bilinmemekle beraber 30’u geçtiği varsayılmakta. Kurbanlarını genelde sopayla döverek, bazen de boğarak öldürdü ardından da onlara tecavüz etti. 12 yaşındaki bir kız çocuğunu öldürmek suçundan dolayı da infaz edildi. Fakat 10 yılı aşkın süre boyunca suçlamaları inkâr etti.
Peki, bir insan böyle bir şeyi nasıl yapar? Hayat koşulları mı insanı katil yapar, yoksa genetik faktörler mi? Ted Bundy’nin psikanaliz sürecinde ruh sağlığı uzmanları ikiye ayrılmıştı. Kimi akli dengesinin düzgün olduğunu söylerken, kimisi ise Antisosyal Kişilik Bozukluğundan mustarip olduğunu öne sürüyordu. Antisosyal kişilik bozukluğunda manipülatif davranışlar ve hilekarlık bu teşhis için temel sayılabilecek unsurlardır, teşhis için birçok delile ve özelliğe ihtiyaç vardır ve en önemlisi hakikat bir teşhis için kişi ile birebir görüşülmelidir. Bu sebep ile Ted Bundy’nin bu bozukluğa sahip olduğu bir varsayım olarak kalmıştır ancak yine de bu bozukluğun bir çok emaresini Ted Bundy’de görebiliyoruz. Öyle ki, bir keresinde kendinden “Görüp görebileceğiniz en merhametsiz, aşağılık herif” olarak söz etmişti. Bunun yanısıra, Bundy işlediği cinayetleri itiraf ederken bir sesin ona bunu yaptırdığını itiraf etmiştir. Şizofreni araştırmalarının sonucu negatif çıksa da antisosyal kişilik bozukluğuna sahip insanların da bu şekilde bir varlık yaratabileceği öne sürülmüştür. Belki de Bundy karşılayamadığı enerji ihtiyacının sorumluluğunu atma eğilimindeydi ya da kendinden daha üstün konumda bir birey yaratmak istiyordu. Güçlü olmak için de insanları manipüle ediyor ve çoğunlukla korkutarak kontrol altına alıyordu. Bu da narsisistik kişilik bozukluğuna sahip olduğunu düşündürtebilir bizlere. Günümüzde hala psikoloji öğrencileri, psikologlar, psikiyatristler ve bu alandaki birçok uzman onun hayatını ve davranışlarını inceliyorlar.
Ted Bundy seri katil etiketi ile kendininden o kadar çok bahsettirdi ki adına birçok film ve dizi çekildi, kitaplarda bahsedildi. Yakın zamanda da, 2019’da, Extremely Wicked, Shockingly Evil and Vile ismiyle, başrolünde Zac Efron’ın yer aldığı bir başka Ted Bundy biyografik filmi gösterime girdi. Çok tutulmuş olacak ki, Netflix gerçek görüntülerin ve röportajların yer verildiği bir belgeseli de piyasaya sürdü. Yazımı Ted Bundy’nin bizleri belki de birazcık düşündürtecek bir sözüyle bitirmek istiyorum: "İçlerindeki son nefesi hissedebiliyorsun. Gözlerinin içine bakıyorsun. Bu konumdaki birisi tanrıdır."
Sahra Adlı