top of page

Antidepresanları Neden Kullanıyoruz?

Konuk yazarlarımızdan Asya Alğan'ın yazısı sizlerle. Keyifli okumalar!

Avucumda küçük bir nokta, mutluluğu arıyorum onunla.


Modern çağımızın getirisi olan globalleşme ve endüstriyelleşme insanların yaşamlarına ve dolayısıyla psikolojilerine büyük değişiklikler ve yenilikler getirdi. Yenilikler ne yazık ki her zaman olumlu olmuyor. Stres günlük hayatımızın her an içinde; trafikte bir yere yetişmeye çalışırken, bir sınavda veya bir iş görüşmesindeyken. Dünya küçülürken ve aynı zamanda büyürken kendine ve içinde bulunduğu topluma yabancılaşma modern çağ insanının bir parçası olmuşken depresyon ve kaygı bozukluğu gibi psikiyatrik hastalıklar oldukça popüler. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre dünya nüfusunun yüzde beşi hayatlarının bir döneminde depresyon ile mücadele ediyor ve depresyon dünyada en çok global engellik durumu yaratan üçüncü hastalık. Antidepresanlar ise depresyonun etkili tedavi yöntemlerinden biri. Dolasıyla birçok tartışmaya konu olan popüler bir ilaç. Antidepresanların tarihçesine baktığımızda ilk antidepresanın tüberkülozu tedavi etmek için geliştirildiğini fakat bu konuda başarısız ve klinik depresyon için potansiyel bir tedavi yöntemi olduğu fark edildiğinde birtakım araştırmalar ve deneyler sonrası 1957’de satışa sunulduğunu görebiliriz. Günümüzde ise birçok türü olan antidepresanlar depresyon, travma sonrası stres bozukluğu ve kaygı bozukluğu gibi psikiyatrik hastalıkları tedavi etmek için kullanılıyor ve son birkaç on yılda satışları ciddi miktarda artmış durumda. Bu artışın sebeplerini psikiyatrik hastalıkların artmasına bağlayabilir miyiz, yoksa durum bu basit mantık yürütmesinden farklı mı?

Amerikan Psikoloji Birliği’ne göre 1999 – 2014 yılları arasında antidepresan kullanımı %64 artmış. Amerika’da 2013 yılında en sık reçete ile verilen ilaçlar antidepresanlardı. Bunun sebeplerinden biri psikiyatri alanında uzman olmayan doktorların hastalara antidepresan vermesi. Amerika’da neredeyse 5 kişiden 4 kişiye yazılan antidepresan reçeteleri psikiyatri alanında uzman olmayan doktorlar tarafından veriliyor (Mojtabai and Olfson, 2011). Türkiye’de de antidepresan kullanımı giderek artıyor. 2003 yılında 14 milyon kişi antidepresan kullanırken, 2019 yılında bu sayı 55 milyona ulaşmış durumda.

Bu artışların önemli bir kısmına depresyon gibi psikiyatrik hastalıkların artışı sebep oluyor. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre 264 milyondan fazla insan depresyonda. Our World in Data raporlarına göre dünyada yaklaşık 284 milyon insan kaygı bozukları yaşıyor. Türkiye’de de depresyon oranları artış göstermekte. 1990 yılında 1.87 milyon kişi depresyondayken bu sayı 2017 yılında 3.05 milyona ulaştı. Türkiye’de kaygı bozukluğu oranı %3.9. Fakat psikiyatrik hastalıkların oranı artan antidepresan kullanım oranıyla uyuşmuyor. Türkiye’de 2016 yılında depresyon tanı oranı %38 iken antidepresan kullanım oranı %41. Sağlık Bakanlığı’na göre 1000 kişiye düşen antidepresan ilaç tüketim oranı 2008’de 28 iken 2017’de 44. Bu oran OECD ortalamasından düşük olsa da geçen yıllara göre Türkiye’de antidepresan kullanımında bir artış söz konusu. Birtakım haber kaynaklarına göre ise son beş yılda antidepresan kullanımı %25.6 oranında arttı.

Reçetesiz olarak satın alınılan antidepresanlar bu artışın başka bir sebebi olabilir. Ülkemizde reçetesiz antidepresan alımı yasak olmasına rağmen insanlar eczanelerden bu ilaçları reçetesiz bir şekilde temin edebiliyor. Doktor teşhisi ve kontrolü olmadan alınan antidepresanlar istenmeyen sonuçlar doğurabilir. İnsanların bir doktora danışmadan antidepresanları almalarını ise sosyoekonomik olarak inceleyebiliriz. BM Dünya Mutluluk Raporuna göre Türkiye 156 ülke arasında 79. Sırada. Türkiye’de işsizlik oranı, düşük yaşam standartları ve ekonomik düzey, depresyon ve mutsuzluk oranlarını arttırmış durumda. Böyle durumlar insanları bir çıkış yolu bulmaya itiyor. Düşük gelir ve yetersiz sağlık hizmetleri insanları alternatif yollara yönlendiriyor. Reçetesiz antidepresan kullanımı bunlardan biri olabilir. Fakat burada unutulmaması gerek bir nokta kötü ruh hali ile depresyonu karıştırmamak. İnsanlar günlük hayatlarında doğal olarak zaman zaman kötü ruh halleri deneyimleyebilir ve mutsuz hissedebilir. Psikiyatrik hastalıklar bir uzman tarafından teşhis edilmesi ve tedavisi uzman kontrolü altında sürmelidir.

Ülkemizdeki sağlık hizmetlerinin yetersizliği de antidepresan kullanım artışının bir başka sebebi olabilir. Özellikle düşük gelirli aileler maddi yetersizlikler dolayısıyla devlet hastanelerinin verdiği sağlık hizmetlerinden faydalanıyorlar. Fakat, İstanbul gibi kalabalık şehirlerde bir doktor başına düşen hasta sayısının yüksek olması dolasıyla muayene süresi oldukça kısıtlı. Bu durum psikiyatrik hastalıkların teşhisini zorlaştırıyor.

Antidepresanların etkileri hakkında birçok tartışma olsa da bilimsel kaynaklar psikiyatrik hastalıkların tedavisinde etkili bir yöntem olduklarını belirtiyor. Antidepresanların etki göstermesi için doğru teşhis ve uzman kontrolü çok önemli. Antidepresanların etkileri arttırmak için toplum bu ilaçlar ve psikiyatrik hastalıklar konusunda bilgilendirilmeli, sağlık hizmetleri ise geliştirilmeli.

Asya Alğan



16 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page